Her Annenin Bilmesi Gereken 15 Emzirme Miti ve Gerçek
Her Annenin Bilmesi Gereken 15 Emzirme Miti ve Gerçek
Her yeni anne, kendisini aileden ve iyi dileklerde bulunanlardan -bazıları mantıklı, bazıları şaşırtıcı olmayan bir şekilde değil- bir tavsiye dünyasının alıcısı olarak görür. Sorunlarla karşılaştığınızda, gerçekle yüzleşirsiniz, çünkü birçok efsane kısmen doğru bilgiyle boğulur.
İşte dikkat etmeniz gereken bazı efsaneler!
Efsane #1 – Küçük göğüslü kadınlar bebek için yeterli süt üretmez
hakikat:
Boyut, ürettiğiniz süt miktarını hiçbir şekilde etkilemez. Aslında, bebeğinizi emzirmek için gereken meme dokusu hamileliğinize tepki olarak büyür (bu, yaşadığınız birçok fizyolojik değişikliğin bir parçasıdır). Yeni gelişen bu dokuda, şeklinden sorumlu olan yağ dokusunda değil, süt kanalları bulunur. Bu efsanenin aksine, çoğu kadın aslında fazla süt üretir. Aslında, süt üretimi büyük ölçüde meme bezlerinin uyarılması ve bebeği beslemenin uygun zamanlaması ile belirlenir. Doğumdan sonraki ilk iki hafta içinde kurulur.
Efsane 2 – Emzirmek sorun değil
hakikat:
Yeni anneler emzirmeye başladıklarında biraz hassasiyet hissedecek olsa da, bu geçici olmalı ve birkaç günden fazla sürmemelidir. Genellikle ağrı devam ederse, bunun nedeni yanlış kavramadır ve beslenme süresini sınırlamak ağrıdan kurtulmanıza yardımcı olmaz. Bu nedenle çoğu uzman, yeni annenin nasıl düzgün emzirmesi gerektiği konusunda eğitilmesi gerektiği konusunda hemfikirdir.
Efsane #3 – İlk 3-4 gün yeterince süt üretmeyeceksiniz
hakikat:
Bu teknik olarak doğru. Ancak bu yanılgı, bu günlerde çok fazla süt üretimine ihtiyaç duyulduğu anlamına gelir. Gerçek şu ki, anneler ilk günlerde normal sütten daha kalın olan ve yenidoğanı koruyan çok miktarda antikor, enzim, büyüme faktörü ve immünoglobulin içeren “kolostrum” üretirler. Kolostrum, güçlü besleyici özellikleri nedeniyle normal süte kıyasla sadece küçük çocuklar için gereklidir.
Efsane #4 – Her emzirmeden önce meme uçlarınız yıkanmalıdır
hakikat:
Emzirme ile ilgili efsaneler ve gerçekler arasında bu efsane, ilk bakışta diğerlerinden daha fazla su içeriyor gibi görünmektedir. Ayrıca, biberonları her beslemeden önce sterilize etmek ve durulamak için genel yönergelere bakıldığında, bu mantık doğal olarak takip edilebilir. Bununla birlikte, bebek formülü bebeği enfeksiyondan etkili bir şekilde koruyan doğal antikorlar içermez. Doğal emzirme sürecini gereksiz yere karmaşıklaştırmanın yanı sıra, meme uçlarını yıkamak, meme uçlarını doğal koruyucu yağlarından da kurtarabilir.
Efsane 5 – Emzirmek doğal doğum kontrol hapları gibidir
hakikat:
Hamile kalmak istemiyorsanız, emzirmeyi güvenilir bir doğum kontrol yöntemi olarak gördüğünüz gerçeğini görmezden gelin. Efsanenin arkasındaki gerçek şu ki, bu üç koşul karşılanırsa:
- Bebeğiniz sadece anne sütü ile besleniyor (24 saat)
- Doğumdan sonra 6 aydan az
- Adetlerin bir daha başlamadı
Vücudunuzdaki hamilelik şansı çok düşüktür – %98 güvenlidir. Bununla birlikte, “laktasyon menopozu”, vücudunuzdaki hormonların dengesine büyük ölçüde bağlıdır ve günlük emzirme sürenizi azaltmak, yakında menopozunuzu etkileyecektir.
Efsane 6: Biberonla beslemek emzirmekten daha kolaydır
hakikat:
Sadece bireyin öznelliğine kadar inebilir, ancak bu genel olarak doğru olmak zorunda değildir. Emzirmenin zorluğu genellikle yetersiz bir başlangıçtan emzirmeye kadar değişir, çünkü hem anne hem de bebek uygun kapatmanın nasıl sağlanacağını bilemez.
Efsane 7 – Bir çocuğun iki saatte bir, neredeyse her saatte bir olması gerekir
hakikat:
Bundan biraz önceki efsane gibi, bu tema da rol oynamış olabilir. Tıpkı biz yetişkinler gibi çocuklar da farklı beslenme şekillerinden keyif alırlar. Bununla birlikte, birçok bebek ve annenin gece ve gündüz iki saatte bir beslenme rutininden geçtiği doğrudur. Çocuğunuzun yeterince yiyip yemediğini anlamanın bir yolu, onun “üretimini” izlemektir. Günde altı ıslak bebek bezi ve iki ila üç dışkı, sağlıklı bir bebeğin işaretidir.
Efsane 8 – Modern formüller anne sütü ile aynıdır
hakikat:
bu yanlış! Formülasyonlar anne sütünün içeriğini taklit edecek şekilde yapılır, ancak herhangi bir canlı hücre, enzim, antikor veya hormon içermez. Anne sütü bebeğinin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlarken formül süt haftadan haftaya aynı kalır. Formüller ‘tüm’ çocuklar için geliştirilmiştir ve bu nedenle herhangi bir çocuğun ihtiyaçlarındaki farklılıkları tek başına karşılayamaz. Emzirme kilo kaybı efsanesi, emzirmeyi bırakmanın hamilelik sırasında kazandığınız “bebek ağırlığını” kaybetmenize yardımcı olabileceğini söylüyor. Emziren bir annenin bebeğini emzirerek günde 500 veya daha fazla kalori yaktığı düşünülürse, bu hiç mantıklı değil!
Efsane 9 – Annede enfeksiyon varsa emzirme durdurulmalıdır
Gerçek :
Bu nadiren doğrudur. Ateş gibi yaygın enfeksiyonlar, anneden bebeğine enfeksiyonun farkına varmadan bulaşır. Bebeğin güvenliği emzirmeye bağlıdır çünkü onlar da annelerinin onlar için savaşan bağışıklığına sahiptir. Bunun nedeni, annenin gelişmiş bağışıklık sisteminin enfeksiyonla savaşmak için antikorları, bebeğin bu antikorları doğal anne sütü yoluyla bebeğe geçirmesinden çok daha kolay üretebilmesidir.
Efsane 10 – Göğüs enfeksiyonu geçirirseniz veya tıkalı bir kanalınız varsa emzirme durdurulmalıdır
hakikat:
YANLIŞ. Aslında, tam tersi genellikle doğrudur! Tıkanmış bir kanalı açmanın doğal yolu, mümkün olduğunca emzirmektir. Süt birikmesi olduğunda, laktasyon eksikliği nedeniyle kanallar tıkanır. Bu, bebeğinize katı yiyecekler veya formül mamalar eklendiğinde veya uzun süreli şekerlemeler yapmaya veya gece boyunca uyumaya başladığında olabilir. Tıkalı kanallar mastite yol açabilir. Bununla birlikte, enfeksiyon çocuğunuz için onu güvensiz yapmaz. Meme enfeksiyonunun bir işareti, memede ağrılı kızarıklık ve ateş veya grip benzeri semptomların gelişmesidir. Buna yardımcı olması için antibiyotik almanız gerekecek, bu nedenle doktorunuza danışın.
Efsane 11 – Bir annenin ilaç alması gerekiyorsa emzirmeyi bırakması gerekir
hakikat:
Çoğunlukla yanlış. Bir annenin aldığı çok az ilaç bebeğe gerçekten zarar verebilir ve bunlar alternatif olabilir! Emzirirken, annenin ilacının çok küçük miktarları bebeğe ulaşabilir, ancak belirtildiği gibi çoğu ilaç güvenlidir ve aktarılan miktarlar önemsizdir.
Efsane 12 – Süt tüketmek için egzersiz yapmak gerekir
hakikat:
Bu efsanenin arkasındaki teori, egzersiz nedeniyle aşırı laktik asit üretiminin anne sütünde ekşi bir tada yol açmasıydı. Olabilse de, araştırmalar çocukların farkı fark etmediğini gösteriyor. Bununla birlikte, egzersizin neden olduğu meme uçlarının üzerinde ve çevresinde oluşan tuz, bebeğinizin egzersiz yapmasını engelleyebilir. Ayrıca, sıkılığı kanalları tıkayabileceğinden, egzersiz sutyeni veya balenli sutyen gibi yalnızca kısa bir süre için kısıtlayıcı bir sutyen giydiğinizden emin olun.
Efsane 13 – Bir bebek her iki taraftan 20 dakika emzirmeli
hakikat:
Bu işe yaramaz! Bebeğiniz aç olduğunuzda her zaman aynı miktarda emzirmez ve daha az yediğinizde daha çok yer. Ek olarak, bebeğiniz meme ucuna ne kadar iyi takılırsa, o kadar uzun süre beslenir ve bu da doğal olarak aşırı yeme olasılığını azaltır. Bir taraf düzensiz doldurulursa, pompalamaya başvurabilirsiniz.
Efsane 14 – Anne sütüyle beslenen bebeklerin ekstra D vitaminine ihtiyacı vardır
hakikat:
YANLIŞ. Bebekler D vitamini açısından zengin karaciğerlerle doğarlar ve ayrıca anne sütünden de D vitamini alırlar. Dışarıdan gelen UV ışınlarını emmek için daha fazla kullanmak gerekebilir (kışın düşük ışık koşullarında bile). Günlük güneş ışığına maruz kalmaya ihtiyaçları yoktur. Bebeğinize D vitamini sağlamanın gerekli olabileceği tek örnek, hamilelik sırasında annenin kendisinin D vitamini eksikliği olmasıdır.
Efsane 15 – Anneler emzirirken sadece hafif yiyecekler yemeli
hakikat:
Alerjiyle ilişkili kabuklu deniz ürünleri, balık, soya fasulyesi, yer fıstığı vb. gibi belirli yiyecekler, alerjiyle doğmuşsa bebeğinizin midesini bozabilir. Yiyeceklerin tadına gelince, sütünüzün tadındaki fark genellikle bebeğin fark etmeyeceği kadar küçüktür. Bir yemek günlüğü tutmak akıllıca olacaktır. Çocuğunuz belirli bir yeni tür gıdayı yedikten sonraki iki ila on iki saat arasında herhangi bir zamanda süt konusunda endişeleniyorsa, bunun bir nedeni olabilir.
Emzirme, anne ve çocuğu arasındaki ilişkinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bazıları bunu modern ve zorlu yaşam tarzlarımız için rahatsız edici bulsa da gerçek şu ki emzirmek emzirmekten daha özgürleştiricidir. Sadece çocuğunu beslemek için bir cihaz taşımasına gerek yoktur. İnsanlar, yavrularını yüz binlerce yıldır herhangi bir sonuç olmaksızın içsel olarak işlev görmeye teşvik ediyor. Bu sadece doğal değil, annelik deneyiminin ilahi bir parçası.